Uzman Gözüyle 12 Soruda Kum Terapisi
Uzman Klinik Psikolog Hakkı Fatih Dane ile yapılan röportajda ‟Kum Terapisi’’ hakkında merak edilen soruların yanıtları alınmıştır.
Klinik Psikolog H.F. Dane Özgeçmiş; Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Psikoloji bölümü mezunu olan Psikolog Fatih Dane Deniz Kuvvetleri Komutanlığından emekli olmuştur. Deniz Kuvvetleri Komutanlığında Psikolojik Danışma Merkezlerinin Yöneticiliğini yapmıştır. Ayrıca psikolog olarak Deniz Kuvvetleri “Deniz Gücü Basketbol Takımı”, Deniz Harp Okulu Basketbol Takımı ile Basketbol Ordu Milli Takımının psikolojik danışmanlığını ve mental antrenörlüğünü yapmıştır. Dane, Beykent Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Yönetim ve Organizasyon Bölümünde ve Üsküdar Ünivertitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Klinik Psikolojik Yüksek Lisans eğitimini tamamlamıştır. Arel Üniversitesi Klinik Psikoloji alanında doktora çalışmalarına, kurum sahibi olduğu Farkındalık Psikoloji Akademisi‘nde psikoterapistlik ve akademisyenlik görevlerine de devam etmektedir. Dane, Üsküdar Üniversitesi ve Rumeli Üniversitesinde Klinik Psikoloji Yüksek Lisans Programında Öğretim Görevlisi olarak görev yapmaktadır. Türkiye’ de ilk olarak İşviçre’ nin Jung Enstitüsünden eğitimini alan küçük bir grupla eğitimini tamamlama sürecindedir. Aktif olarak ‟Kum Terapisi” uygulayıcısıdır.
Kaç yıldır psikoterapist olarak çalışıyorsunuz.?
Yaklaşık 23 yıl.
Yaşamın getirdiği etkiler ve buna bağlı olarak bireylerin psikolojik ihtiyaçlarında meydana gelen değişimler, psikolojik danışma sürecinde de farklı uygulamaların geliştirilmesini, bununla birlikte danışanlara faydalı sonuç veren evrensel uygulamaların daha derinlikli
incelenmesi ihtiyacını doğuruyor. Psikoterapide yeni tekniklerin uygulanmasına ait sizin düşüncelerinizi bizimle paylaşır mısınız ?
Yeni teknikler ve yöntemleri temelinde işlenen kuramlara bakarak inceledikten sonra ve kapsamlı bir eğitim süreci , uygulama ve süpervizyon basamakları sonrasında danışanlarımda kullanıyorum. Olumlu değişimleri ve geliştirilebilir yönlerini gözlemliyorum. Meslek yaşamımda bilgilerimi ve uygulamalarımı sağlam temellere oturtarak danışanlarıma yararlı olmayı ilke edindim. Kısaca ; yeni uygulamaları sürekli takip ediyorum.
Ülkemizde yeni yeni uygulamaya başlayan kum terapisi yöntemini sizin aktif olarak kullandığınızı ve danışanlarınızda olumlu sonuçlar aldığınızı biliyoruz. Kum terapisiyle ile tanışmanız kaç yıl önce oldu?
2 sene önce tanıştım. Ancak Jung un kuramını çok önceleri inceledim ve insanların yaşamlarına ne kadar büyük katkıları olabileceğini, psişenin gelişiminin bilinçdışı süreçler ve bilinçli süreçler içinde nasıl farkımızdan olmadan çalıştığını görme fırsatım oldu. Jung tıpkı Freud gibi çok dikkatimi çeken bir teorisyen oldu.
Uzun yıllardır psikoterapist olarak çalışıyorsunuz. Onlarca psikoterapötik yöntem ile çalışan bir psikoterapist olarak, “Kum Terapisi ’nin ‘’ öne çıkan özelliğinin ne olduğunu açıklar mısınız?
Kum Terapisi’ nin öne çıkan özelliklerinden bahsedebilmek için , Jungian ekolün belli noktalarını ve bazı kavramları özetle aktarmam gerekir. Zira terapinin tabanında, Jungian kavramlar bulunmaktadır. Örneğin ; Bilinç, bilinmez olmakla birlikte olağanüstü kabul edilen bilinçdışı alanın üzerindeki örtü gibi düşünülebilir. Bilincin dışında kalan alana ait dolaylı kanıtlarımız olsa da, bilinç alanında sadece birkaç şey tutulabildiğimizi, bununla birlikte bilinçaltında sayısız durum gizlenmiş olduğunu seanslarımızda gözlemliyoruz. Ego denilen kavram ise Jungian ekolde , bedenimizin kısaca varoluşumuzun farkındalığı ve tüm hafıza kayıtlarımızdan oluşan karmaşık bir veri grubudur. Ego denilen bu kompleks, dediğimiz bilinmeyen karanlık bölgeden gelen içerikleri bir mıknatıs gibi çeker. Bu arada sadece bilinçaltından da değil o anda dışarıdan gelen izlenimlerde o mıknatısa çekilir. İzlenimler ve bilinçaltı
içerikleri egoyla çağrışıma girdikleri anda bilincimize gelirler. Çağrışıma girmedilerse bilinçdışında kalırlar. Temel olarak kum terapisinde danışanın kum üzerinde sayısız minyatürü veya objeyi kullanarak bir resim, sahne veya dünya oluşturması; danışanın ego vasıtasıyla dışardan gelen izlenimler ve bilinçaltındaki materyali çekerek kum üzerindeki dünyaya aktarmasıdır. Jungian ekolde bilindışında bulunan kişisel bilinçdışı katmanı, kişisel içerikleri yani kayıp hatıraları, bastırılmış acı verici düşünceleri, bilince ulaşmak için yeterince güçlü olamayan bilinçaltı algıları ve bilinç için yeterli olgunlukta bulunmayan içerikleri kapsar. Bunlar gölge olarak da isimlendirilir. Jung, kolektif bilinçdışının içinde bulunan kalıtsal imgeleri ‘arketip’ tanımı içinde açıklamaktadır. Arketipler Jung tarafından evrensel niteliği olan imgeler olarak belirtilir. Arketipler; mitolojide, masallarda rastladığımız imgelerdir. Tanrılar, iyi ve güçlü figürler yani kahramanlar, cadılar, bilge varlıklar, aşık ve maşuk rolleri bunlara örnek olarak verilebilir. Kum terapisinde de kullanılan minyatürler kum üzerinde tüm bu katmanların lisan bularak açığa çıkabilmesine olanak tanır.
Değerli hocam , jungian ekolde ‘’Benlik ve ego ‘’ kavramları da önemli yer tutar. Bu kavramların Kum terapisiyle ilişkili bulunduğu noktalar var mıdır ?
Benlik ; çok yakınımızda tamamen kendimiz, bununla birlikte bilinmez de olan sanal bir merkez olarak bulunmaktadır. Bilinemez bir öz olarak görüldüğü Jungian ekolde ‘’İçimizdeki Tanrı’’ olarak adlandırılabilen benlik kavramı tüm ruhsal yaşantımızın başlangıcında ayrılmaz bir şekilde kök salmış olarak düşünülebilir. En yüksek ve en temel amaçlarımız benliğe ulaşmaya çalışıyor gibidir. Benlik, içeride ve dışarıdaki arasındaki çatışma için telafi gibi ifade edilebilir. Benlik bir anlamda ulaşılmış hedef veya sonucun, kademe kademe ortaya çıkan sonucu gibidir ki bu durum sancılı da deneyimlenebilen bir şeyin karakterine sahip olabilir. Kısaca benlik, bizim hayatımızın hedefi olarak ifade edilebilir.
Benlik , egonun ne karşı ne de tabi olduğu , bununla birlikte sadece bağlı olduğu bir şey olarak düşünürsek bireyleşme hedefi ortaya çıkar. Bireyleşme nedir ?, diye sorarsanız,
Bireyleşmiş ego kendisini bilinmez ve üstün bir öznenin nesnesi yani bütünün parçası olarak görür. Ego henüz güçlenmemişken, yani bağımsız yapısını kazanmadan ki bu durum erken gelişimsel dönemlerde primer ilişkide sorun var ise meydana gelir. Bu durum egoda zayıflamaya yol açabilir. İlerleyen dönemlerde de kişi doğa veya ait olduğu gelişim evresinden desteklenmeyecek, kendi kaynağını kullanarak varlığını sürdürmeye gayret edecektir. Bu durumda ego, Neumann’ ın ifadesiyle patolojik olarak zırhlanmış ego olarak isimlendirilir. Bunun sonucu ne olacak ; kişi kendinden emin görüntüsünün ardında her zaman kaygı, terkedilmişlik hissi ve güven eksikliği taşıyabilecektir. Bu durum negatifleşmiş ego olarak isimlendirilir ki bu durum egonun kendi temellerinden mahrum kalmış halidir.
Kum terapisi sürecini incelediğimizde , kum tepsisinde minyatürlerin dizilimi ve duygu açığa çıkmalarıyla bilinçdışına , benliğe doğru inilmesinin ardından bilinçli zihnin yüzeyine ulaşma ve ego’ nun benliğe uyumlu olarak yeniden düzenlenmesinden meydana geldiğini ifade edebiliriz. Bilincin, saf olan ilksel kaynağına yeniden dönüşmesi terapinin ana omurgası olarak isimlendirilebilir.
Kum terapisinde kullanılan minyatürler ile Jung ekolünde bulunan sembol kavramı arasında bir bağlantı var mıdır.? Var ise bununla ilgili sizden bilgi alabilir miyim ?
Jungian ekolde semboller bir şeyi gizlemek için değil , onun az ya da çok en uygun benzetme yoluyla tamamen bilinmez olan ya da oluşum aşamasındaki bir şeyi ortaya çıkarma girişimi olarak anlamlandırılır. Kum terapisinde kullanılan yorumlamanın özü, sembol veya minyatür tarafından o anda sunulmuş olan benzetmelere daha fazlasını eklemeye dayanır. Başlangıçta danışan tarafından subjektif benzetmeler rastgele üretilir, objektif benzetmeler ise terapistin bilgisine dayanılarak yapılır. Böylece rastgele benzetmeler zenginleşir ve anlam bulur. Oluşan bu resim vasıtasıyla hem bireysel hem de kolektife ait psikolojik gelişim çizgileri görünür hale gelir.
Kum terapisinde kullanılan kumun sembolik anlamını açıklayabilir misiniz?
Kum katı bir malzeme olan taşın akışkan hale gelmiş durumu olarak düşünülebilir. Katı hal deki savunmaları yıkan ve bizi esnek hale getiren süreç, psikoterapinin içinde de yaşanır. Kum su ile birlikte şekil alır. Kum aynı zamanda dünya yüzeyini de temsil eder. Kumun yanında suyun sembolik anlamının da incelenmesine ihtiyaç vardır. Islak kum kolayca biçimlenir ve 3 boyutlu şekil yapma imkanı verir ki bu iç dünyamızda yaratılan değişimle bağlantılıdır. Çalışmada yeni bir şeyin doğması için katı savunmalar çözülmelidir. Bununla birlikte, kum ıslandığında rengi koyulaşır, tıpkı gölge gibi, Jung kişiliğimize derinlik katanın , 3 boyutlu kılanın gölge olduğunu söyler.
Kum terapisi ilk olarak Margaret Lowenfield ‘ın 1920’lerde dünya tekniği olarak adlandırdığı çocuklarla oynadığı oyun terapisiydi. Daha sonra 1950’lerde Dora Kalff, Margaret Lowenfeld’ in ‘’Dünya Tekniği‘’ üzerine, kum oyunu tekniğini geliştirdi. Kum oyunu çocuk için doğal iyileştirici yöntem sağlayarak çocuğun hem arketipik, hem de iç dünyasının ifadesine imkan tanıyordu. Böylece çocuğun dış dünyadaki yaşanan gerçeklikle bağlantı kurmasına imkan tanıyordu. Çocuklar için iyi sonuçlar veren bu yöntemin, yetişkinlerde kullanımı için ne düşünüyorsunuz ?
1950 ‘li yıllarda Kalff’ ın çalışmaları incelendiğinde çocuklarla uzun süren uygulamalardan sonra yetişkinler için de benzer ölçüde olduğunun farkına varıldığını görmekteyiz.
Jungian ekole ait bu kadar bilgi verdikten sonra, ‘’Kum Terapisi Nedir ?’’ dediğimizde ; uzun yıllardır çeşitli yöntemleri ve ekolleri psikoterapilerinde kullanmış bir psikolog olarak kum terapisini nasıl tanımlarsınız.?
Kum terapisi , danışanın özgür ve güvende hissettiği bir alanda ki bu alanı terapötik ilişki olarak da ifade edebiliriz ; kum, su ve farklı nesneler kullanarak kumda resim yaratılmasını takiben, psişenin farklı katmanlarının, bilincin, kişisel bilinçdışı ve kolektif bilinçdışının, içgüdüsel olanın, psişe ve madde katmanının bir arada toplandığı ve psişenin ulaştığı en derindeki katmanlarına kadar ifade bulduğu tüm açılımları destekleyen psikoterapötik bir yöntem olarak açıklanabilir.
Kum tepsisinde gerçekleşen özet olarak nedir ?
Danışan kum tepsisi üzerinde resim yaratırken , kendi psişik içeriklerini ve iç-dış çatışmalarını şekillendirerek resim üzerinde açığa vurur. Gölgeleri, kompleksleri, maskülen veya feminen kimliği ile yüz yüze gelir. Bu sırada ego ile benlik arasındaki ilişkideki hasar tamir edilebilir. Bunun sonucu danışan daha dengeli ve uyumlu bir şekilde işlev görmeye başlar. Kum terapisi sürecinde danışan, arketipik imgelerle temas ederek bilinçdışında mevcut olan ve şimdiye kadar yüzeye çıkmamış durumların yetenek ve zenginliklerini fark etmeye başlar. Kum tepsisinde kumla temas, maddeyle temastır, bu duyu deneyimlerini uyarır. Anneyle ilgili görsel, dokunsal temasları hatırlatır. Beden hafızasında, örtük hafızada kalan ve psişik gelişimin erken evrelerine ait duyguları uyandırabilirEmpati kurabilen bir terapistin alanda bulunmasıyla çocuk veya yetişkin danışanın regrese olarak olumsuz primer bir ilşkinin sonuçlarını olumlu yönde dönüştürecek koşullar terapi vasıtasıyla oluşturulabilir.
Kum terapisi hangi danışanlarda daha etkili sonuçlar veriyor ?
Kum terapisi uyguladığım danışanlarımda; Travma geçirmiş olanlar bulunduğu gibi, gelişim evrelerinde yaşadıkları bağlanma sorunları nedeniyle ilişki problem yaşayan, öfke sorunları yaşayan ergenlerden oluştuğunu söyleyebilirim. Çocuk danışanlarla çalışmıyorum, ancak halihazırda Psikoterapi Merkezi’ mizde çocuk danışanlarla çalışan arkadaşlarım aktif olarak kum terapisi uygulamaktadırlar.
Son olarak Kum Terapisi’ni kendi danışanlarında kullanmak isteyen psikolog meslektaşlarımıza ne önerirsiniz.?
Öncelikle kapsamlı eğitim almalılar. Kum terapisi eğitimi kısa süreli bir eğitim değildir. Eğitim süresince özümsedikleri bilgiyi, danışanlarıyla çalışmalarında kullanırken üst düzeyde empati, dikkat ve sakinlikle desteklenmiş bir terapiste ihtiyaç bulunmaktadır. Kum terapisi sadece danışanı değil terapisti de geliştirmektedir.
Kum Terapisi konusunda kendini geliştirmek ve danışanlarının dönüşümüne aracılık etmek isteyen tüm psikoterapist arkadaşlarıma; Farkındalıklı ve aydınlık bir yol temenni ediyorum.